Hello & Welcome to our community. Is this your first visit? Kayıt ol

User Tag List

Toplam 2 adet sonuctan sayfa başı 1 ile 2 arası kadar sonuc gösteriliyor
  1. #1
    Member Muallaktaki - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    11/08/2014
    Nereden
    Antalya
    Mesajlar
    88
    Tebrik
    Konular
    18
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)

    Şunu bi okuyun bakalım...

    İlk okuduğumda, şu ezik heriflerin paylaştığı hikayelerden sandım. Zaten öyle de...
    Fakat içinde not tutmamız gereken şeyler olduğunu görünce paylaşmak istedim.
    Bi okuyun bakalım..

    Bir kadın anlatıyor:

    Kocam bir mühendisti.
    Onunla sâkin tabiatını sevdiğim için evlenmiştim.
    Bu sâkin adamın göğsüne başımı koymak içimi
    nasıl da ısıtırdı…
    Gel gör ki iki yıl nişanlılık ve beş yıl evlilikten sonra
    bu sâkinlik beni yormaya başlamıştı.
    Eşimin -bir zamanlar çok sevdiğim- bu özelliği artık
    beni huzursuz ediyordu.
    İş ilişkiye gelince oldukça içli hattâ aşırı hassas
    bir kadınım.
    Romantik anlara küçük bir çocuğun şekere düşkünlüğü
    gibi can atıyorum.
    Oysa kocamın sakinliği başka bir deyişle vurdum
    duymazlığı evliliğimize romantizm katmaması beni
    aşktan almış uzaklaştırmıştı.

    Sonunda kararımı ona da açıkladım:
    Boşanmak istiyordum. Şaşkınlıktan gözleri açılarak
    ‘niye?’ diye sordu.
    ‘Gerçekten belli bir sebebi yok’ dedim ’sadece yoruldum.’
    Bütün gece ağzını bıçak açmadı. Düşünüyordu.
    Bu hâli ise hayal kırıklığımı daha da artırmaktan
    başka bir işe yaramıyordu: işte sıkıntısını dışarı
    vurmaktan bile aciz bir adamla evliydim.
    Ondan ne bekleyebilirdim ki!


    Sonunda sordu:
    ‘Seni caydırmak için ne yapabilirim?‘
    Demek ki söyledikleri doğruydu: insanların mizacı
    asla değiştirilemiyordu.
    Son inanç kırıntılarım da kaybolmuştu.
    â€˜İşte mesele tam da bu’ dedim.
    ‘Sorunun cevabını kendin bulup kalbimi ikna edebilirsen
    kararımdan vazgeçebilirim.
    ’ ‘Diyelim dağın tepesinde bir uçurum kenarında bir
    çiçek var.
    O çiçeği benim için koparmak düşüp vücudunun bütün
    kemiklerinin kırılmasına hattâ ölümüne mâl’olacak.
    Bunu benim için yapar mısın?’
    Yüzümü dikkatle inceledi ve
    ‘Sana bunun cevabını yarın vereceğim’ dedi.
    Bu cevapla son ümidim de yok olmuştu.
    Ertesi sabah uyandığımda evde yoktu.
    Boş bir süt şişesini mutfak masasının
    ‘Sevgilim’ diye başlıyordu
    ‘O çiçeği senin için koparmazdım’ Kalbim yine kırılmıştı.
    Okumaya devam ettim.
    ‘Çünkü her zaman yaptığın gibi bilgisayarın altını
    üstüne getirip çökerttikten sonra monitörün önünde
    ağladığında onu tekrar düzeltebilmem için ellerime
    ihtiyacım var.’
    ‘Anahtarları her zaman evde unuttuğunu bildiğimden
    senden önce eve varabilmem üzere koşmam
    gerektiğinden bacaklarıma ihtiyacım var.
    ‘Arabayı kullanmayı çok sevdiğin halde şehirde hep
    yolu kaybettiğinden yolu gösterebilmem için
    gözlerime ihtiyacım var.
    ’‘Sâdık arkadaşının her ayki ziyaretinde sebep
    olduğu karnındaki krampları rahatlatabilmem
    için avuçlarıma ihtiyacım var.’
    ‘Evde oturmayı sevdiğinden içe kapanıklığını dağıtmak
    can sıkıntını hafifletmek üzere sana şakalar
    yapabilmem
    hikâyeler anlatabilmem için ağzıma ihtiyacım var.’




    ‘Sabahtan akşama kadar bilgisayara bakmaktan
    gözlerinin bozulması kaçınılmaz olduğundan
    yaşlandığımızda tırnaklarını kesebilmem
    saçlarında -görülmesini istemediğin-
    beyaz telleri ayıklayabilmem
    merdivenlerden aşağı inerken elini tutabilmem
    çiçeklerin renginin – gençliğinde senin yüzünün rengi
    gibi olduğunu söyleyebilmem için gözlerime ihtiyacım var.
    ’‘Ama seni benden daha fazla seven biri varsa
    evet o uçuruma gidip o çiçeği senin için koparırım
    bir tanem.’
    Baktım mektuptaki yazının mürekkepleri yer yer dağılıyordu. Göz yaşlarım mektuba düşüyordu.
    ‘Mektubu okuduysan ve kalbin ikna olduysa lüften
    kapıyı aç canım.
    Çok sevdiğin susamlı ekmek ve taze sütle kapıda bekliyorum.’ Koşarak kapıyı açtım.
    Endişeli bir yüzle ve ellerinde sıkıca tuttuğu susamlı
    ekmek ve sütle kapının önündeydi.
    Artık çok iyi biliyordum:
    beni ondan daha çok kimse sevemezdi.
    O çiçeği uçurumun kenarında bırakmaya karar verdim..

    Topuklu giyen kadınların yürürken çıkardığı ses, sanki mükemmel bi şarkının ritimleri gibi.. Dinlemeye bayılıyorum!

  2. HELAL BRO dtristo26 HELAL BRO dedi
  3. #2
    Member misterchaos - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    17/10/2014
    Nereden
    Dünya
    Mesajlar
    56
    Tebrik
    Konular
    19
    Mentioned
    0 Post(s)
    Tagged
    0 Thread(s)

    Şunu bi okuyun bakalım...

    Bir kere ben yazıyı doğrusu hikayeye çok beğendim yaratıcı şeyleri ayrı bir severim adam . Eziklikten pua adaylığına atlamış gibi karısından önce ve sonra tepkiler alıyor ama kadın burada bir kez daha ne ne istediğini söylüyor çünkü adam kadını mantıkla değil duygularıyla ikna ediyor .

    Güzel bir hikaye bulmuşsun bilgiayarıma indirdim .Rutinlerde lazım olur Teşekkürler.
    "Kadınlar müzik enstrümanı gibidir, ancak herkes nota bilmez"

 

 

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •  
Tüm Zamanlar GMT +12 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 02:53.
Powered by vBulletin® Version 4.2.3
Copyright © 2025 vBulletin Solutions, Inc. All rights reserved.