Bir efsane vardır. Kendinizde yaşamışsınızdır, eğer yaşamadıysanız da kesin duymuşsunuzdur.”Ulan yalnızken kimse yok bir kız bile bulamadım, resmen kız kaçıran gibiyim ama ne zaman bir sevgilim olsa kısmetim açılıyor.”

Bunun adına önceden seçilmişlik diyoruz. Aslında bu sadece kadın-erkek ilişkilerine ait bir şey değildir. Tüm hayatımızı ve zevklerimizi kontrol eden bir mekanizmadır. Reklamcılık sektörü de bunu çok kullanır. 2009 yapımı “ The Joneses ” isimli filmde sistemin bu insani mekanizmayı nasıl kendi çıkarı için kullandığını çok iyi gösteriyor.

Bir gün arkadaşla kahvaltı yapmaya gittik. Bir sürü kahvaltıcının olduğu bir sokaktayız. Bazı mekanlar boşken, bazı mekanlarda millet, masaların boşalması için sıra bekliyor. Ben ilk defa gidiyorum ve arkadaşlar beni o sıraya soktular. Yahu dedim baksana burada boş yer var ne güzel gidip oturalım. Yok dediler, burası daha iyi. Daha mı iyi? Yumurta, peynir ve çay işte.

Muhtemelen o sokakta ki tüm mekanlar aynı ürünleri satıyor ama mesele ürünün iyi olması değil, ürünün çok talep gördüğünden dolayı iyi olduğu yanılgısı yaratması. Televizyonda reklamı varsa iyidir gibi.

Oysa Nike ayakkabının mağazaya geliş maliyeti 5 dolardır. Kendi mağazaları bile sahtesi ile gerçeği arasındaki farkı ayırt edemiyorlar. Ama o bir Nike.

Önceden seçilmişliğin evrimsel kökenine bakınca şunu görüyoruz. Doğayla mücadele etmeye çalışan bir insan var. Hangi bitki zehirli, hangi bitki zehirsiz bilmiyor.
Hangi hayvan zarar verir, hangi hayvan zarar vermez bilmiyor. Hangi böcek ısırır, hangi böcek ısırmaz bilmiyor. Doğal olarak, hayatta kalabilmesi için uygulaması gereken en iyi strateji, diğerlerinin yaptığını yapmak. Diğerlerinin yaptığını yapmak güvenlidir. Eğer herkes x bitkisini yiyorsa, gidip hiç bilmediğin y bitkisini yemen zehirlenmene neden olabilir. Riski almazsın ve x ile devam edersin.

Söz konusu kadın-erkek ilişkileri olduğu zaman da aynı mekanizma devrededir. Kadının yumurtası değerlidir. 1 ay boyunca bir yumurta üretmek için uğraşır ve bunu en iyi erkeğin spermi ile birleştirmek ister. Birde erkeklerin kadınları bırakıp gitme gibi durumları olduğundan, tüm sorumluluk kadına bineceğinden, risk almak pek akıllıca değildir.

Önceden seçilmiş erkeğin, iyi olduğu garantidir. Biz erkekler için ise böyle bir şey söz konusu değildir. Sayısız spermimiz var ve önümüze gelene dağıtmamızın bizim için negatif bir tarafı yok.
Bu açıdan baktığımızda kadınların evli adamları çekici bulmasının nedeni de budur. Hiçbir kadın kimsenin istemediği bir erkeği istemez.

Şimdi kalkıp eşimizi, sevgilimizi aldatalım demiyorum. Arzulanabilir olmaktan bahsediyorum. Ne kadar fazla kadın tarafından arzulanabiliyorsan, kendi ilişkini sağlıkla yürütme ihtimalin de o kadar artıyor. Ünlü olmasa kimsenin yüzüne bakmayacağı adamların, ünlü olduktan sonra bu kadar fazla kadın tarafından beğenilip, arzulanmasının nedeni de budur