-
Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Cass, beş kızkardeşin en genci ve güzeliydi. Kasabanın en güzel kızıydı Cass. Sağlam ve harikulade bir vücudu vardı. Kızılderili melezi. Yılan gibi kıvrımlı yılan gözlü. Sıvı halinde akan bir ateşti o. Girdiği şekle sığmayan bir ruh. Uzun, parlak ipek gibi saçları sağa sola dalgalanırdı hareket ettikçe. Ya çok şendi ya da hüzünlü. Arası yoktu Cass’ta. Deli diyenler vardı. İçi ölmüş olanlar. Onlar anlayamazlardı. Erkeklerin umurunda değildi deli olup olmadığı. Bir seks makinasıydı onlar için. Cass onlarla dans eder, flört eder ama bir iki kez hariç iş yatmaya gelince bir yolunu bulur ayrılırdı.
Kızkardeşleri onu güzelliğini yanlış kullanmakla suçlar, kafasını kullanmadığını söylerlerdi. Oysa Cass’ta hem kafa hem ruh vardı. Resim yapar, dans eder, şarkı söyler, alçıdan şeyler yapar ve biri incindiğinde ta içinden duyardı onların acısını. Pratik bir kafası yoktu işte. Kızkardeşleri önce kendi erkeklerini cezbettiği için sonra da onlardan faydalanamadığı için kızarlardı ona. Çirkin erkeklere yanaşmak gibi bir huyu vardı. Yakışıklı erkeklerden iğrenirdi. “Hayat yok onlarda,†derdi. “Mükemmel kulaklarından, burunlarından başka bir bok düşünmezler. Tamamen yüzeyseldirler, içleri yoktur…†Deliliğe yakın bir hiddeti vardı; bazıları hiddetine delilik derdi.
Babası alkolden ölmüş, annesi de kızlarını terkedip kaçmıştı. Kızlar bir akrabalarının yanına gitmişler sonra bir manastıra yerleşmişlerdi. Manastır boktan bir yerdi. Özellikle Cass için. Diğer kızlar onu kıskanmış, hemen hepsi ile dövüşmüştü. Sol kolu baştan aşağı jilet izleri ile doluydu. Sol yanağında da bir iz vardı ama bu onu daha bir güzelleştiriyordu.
Manastırdan çıktığının ertesi günü Batı Yakası Barı’nda tanıdım onu. En genci olduğu için kızkardeşlerinden sonra çıkmıştı manastırdan. Tek kelime söylemeden gelip yanıma oturdu. Kasabadaki en çirkin adam bendim; belki de bunun için beni seçmişti.
“İçki?†diye sordum.
“Tabii niye olmasın?â€
Konuşmalarımızda kayda değer fazla bir şey yoktu. Cass’ın öyle bir havası vardı. Beni seçmişti ve olay onun için bu kadar basitti. Rahat. İçkiyi seviyor fazlaca içiyordu. Yaşı tutmadığı halde bara girmeyi başarmıştı. Belki de sahte bir kimliği vardı, bilmiyorum. Her neyse, her tuvaletten dönüp yanıma oturduğunda erkeklik gururum kabarıyordu. Yalnız kasabanın değil hayatımda gördüğüm en güzel kadındı o. Kolumu beline dolayıp öptüm.
“Beni güzel buluyor musun?â€
“Evet ama başka bir şeyler var sende… görünümünle ilgili değil.â€
“İnsanlar beni hep güzel olmakla suçluyorlar, gerçekten güzel miyim sence?â€
“Güzel kelimesi yeterli değil.â€
Cass elini çantasına soktu. Mendilini alacak sandım. Uzun bir saç iğnesi çıkarttı. Davranmama fırsat vermeden iğneyi burnuna geçirdi, burun deliklerinin hemen üstünden, yanlamasına sokuvermişti iğneyi. Korku ile karışık bir bulantı hissettim. Bana bakıp güldü. “Beni hâlâ güzel buluyor musun?†İğneyi çekip mendilimi kanayan burnuna tuttum. Barmen ve çevredekiler olayı izlemişti. Barmen yanımıza geldi:
“Bana bak,†dedi Cass’a, “Bir daha sapıtırsan kendini dışarıda bulursun. Senin oyunlarına ihtiyacımız yok!â€
“S..tir git ulan!†dedi Cass.
“Ona hâkim ol,†dedi barmen bana.
“Sorun yok,†dedim.
“Burun benim, ne istersem yaparım burnumla,†dedi Cass.
“Olmaz,†dedim. “Benim canım yandı.â€
“Ben burnuma iğne sokunca senin canın mı yanıyor?â€
“Evet, gerçekten.â€
“Peki, bir daha yapmam. Neşelen biraz.â€
Öptü beni gülerek. Bir eli ile mendili burnuna bastırıyordu. Bar kapanınca kaldığım eve gittik. Bira içip konuştuk. Sıcak ve sevecen biri olduğunu sezmeye başlamıştım. Kendini farkında olmadan sunuyordu. Yine de bazan aksi, anlaşılmaz bir tavır takınıyordu. Schitzi. Harikulade, manevi, kutsal bir Schitzi’ydi o. Herifin biri canına okuyacaktı günün birinde şüphesiz. Ben olmazdım inşallah.
Yatağa girdik. Işığı söndürdükten sonra sordu. “Şimdi mi istersin yoksa sabah mı?â€
“Sabah,†diye yanıtladım ve sırtımı döndüm.
Sabah kalkıp kahve yaptım, yatağa getirdim.
Güldü. “Geceyi pas geçen ilk erkeksin,†dedi.
“Boşver,†dedim. “Hiç olmasa da olur.â€
“Hayır, istiyorum. Bekle biraz tazeleneyim,†dedi.
Cass helaya gitti. Kısa bir süre sonra döndüğünde nefesimi kesti; uzun siyah saçları, ağzı, gözleri, kendisi pırıl pırıldı… Sakin bir tavırla vücudunu açtı. İyiye alamet. Yatağa girdi.
“Hadi gel sevgilim.â€
Yanına uzandım.
Kesik ama tereddütsüz öpüşüyordu. Ellerimi teninde, saçlarında gezdirdim. Birleştik. Sıcak ve dardı. Uzatmak için ağır bir tempo tutturdum. Gözlerimin içine bakıyordu.
“Adın ne?†diye sordum.
“Boşver,†dedi.
Güldüm ve devam ettim. Giyindikten sonra arabamla barın kapısına bıraktım onu. Unutulacak kadın değildi. İşsizdim. Öğlen ikide uyanıp gazeteleri okudum. Elinde kocaman bir yaprak ile geldiğinde küvete gömülmüştüm.
“Banyoda olacağını biliyordum,†dedi. “Şeyini örtmen için bir yaprak getirdim ben de.â€
Yaprağını suyun üstüne bıraktı.
“Nerden bildin banyo yaptığımı?â€
“Ben bilirim.â€
Her gün ben banyodayken geliyordu. Değişik saatlerde banyo yapmama rağmen. Yaprağı da unutmuyordu. Sonra sevişirdik.
Birkaç kez telefon etti. Sarhoşluk ve kavgadan tutuklanıyordu. Kefaletle çıkardım.
“Pis köpekler,†dedi. “Sana bir içki ısmarlayıp donuna girebileceklerini sanırlar.â€
“İçkiyi kabullenince başına belayı sarıyorsun zaten,†dedim.
“Benlen ben olduğum için ilgilenemezler mi sanki?â€
“Beni hem sen hem de vücudun ilgilendiriyor. Ama çoğu erkeğin vücudunun dışındaki şeylerle ilgileneceğini sanmam.â€
Altı ay için şehri terkettim. Serserilik yapıp geri döndüm. Cass’ı unutamamıştım. Ufak bir tartışma geçmişti aramızda. Ayaklarım karıncalanmaya başlayınca da basıp gitmiştim. Döndüğümde onu bulamayacağımdan emindim. Batı Yakası Barı’nda yarım saat oturdum, içeri girip yanıma oturdu.
“Demek döndün it.â€
Ona bir içki söyledim. Sonra baktım. Boynuna kadar kapalı bir elbise giymişti. Hiç böyle giyindiğini görmemiştim. İki gözünün altında baş kısmı cam, içeri gömülmüş birer topluiğne vardı. İğnelerin sadece başları dışarıda kalmış dibe kadar girmişlerdi.
“Allah belanı versin, hâlâ kendini mahvetmeye çalışıyorsun.â€
“Yok canım moda bu, aptal,†dedi.
“Delinin birisin.â€
“Özledim seni,†dedi.
“Başka biri var mı?â€
“Hayır, kimse yok. Bir tek sen. Ama çalışıyorum. Fiyatım on dolar. Sana parasız.â€
“Çıkar şu iğneleri.â€
“Hayır, çok moda.â€
“Beni üzüyorsun.â€
“Emin misin?â€
“Allah kahretsin, eminim.â€
Yavaşça iğneleri çıkartıp çantasına soktu.
“Neden güzelliğinle uğraşıyorsun? Kabullensene.â€
“Çünkü başka bir şey gördükleri yok. Güzellik bir bok değil, uçar. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri sana ilgi gösterirse başka bir nedeni olduğunu biliyorsun.â€
“Tamam,†dedim. “Talihliyim.â€
“Çirkin olduğunu söylemek istemedim. Başkalarına göre belki. Aslında harikulade bir yüzün var.â€
“Sağol.â€
Birer içki daha yuvarladık.
“Neler yapıyorsun?†diye sordu.
“Hiç. Canım bir bok yapmak istemiyor. İstek yok.â€
“Ben de. Kadın olsan orospuluk yapardın.â€
“Bir sürü yabancı ile o denli yakın ilişkiye girmek istemezdim. Yılardım.â€
“Haklısın, yıldırıcı, her şey çok yıldırıcı.â€
Beraber çıktık. İnsanlar sokakta Cass’a hâlâ bakıyorlardı. Hâlâ çok güzel bir kadındı, belki de her zamankinden daha güzel.
Evime gittik. Bir şişe şarap açıp konuştuk. Konuşmak kolaydı onunla. O konuşur ben dinlerdim, sonra ben konuşurdum. Akıcı ve zorlamasız bir muhabbet. Sırlar yaratırdık beraber. İyi bir tane yakalayınca o eşsiz gülüşünü gülerdi. Yalnız o gülebilirdi öyle. Bir alev coşkusu. Konuşurken birbirimize yaklaşır öpüşürdük. O gece arzulandık ve yatağa girdik. Elbisesini çıkardı ve o zaman boynundaki korkunç yarayı gördüm. Geniş ve uzun.
“Allah senin canını alsın kadın,†diye bağırdım yataktan. “Allah canını alsın, ne yaptın?â€
“Kırık bir şişe ile denedim bir gece. Beni beğenmiyor musun artık? Güzel değil miyim?â€
Yatağa çekip öptüm onu. Beni itip güldü. “Bazı müşteriler on dolar verdikten sonra yarayı görüp vazgeçiyorlar. On dolar da bende kalıyor. Amma matrak.â€
“Evet,†dedim. “Gülmekten kırılacağım… Cass! Deli karı. Seviyorum seni… Kendini mahvetmekten vazgeç. Yaşayan kadınların en güzelisin.â€
Tekrar öpüştük. Sessizce ağlıyordu. Gözyaşlarını duydum. Siyah saçlarını bir ölüm bayrağı gibi yaymıştı yatağa. Ağır, hisli ve güzel bir sevişme tutturduk.
Sabah Cass kalkıp kahvaltı hazırladı. Sakin, mutlu bir görünümü vardı. Şarkı söylüyordu. Yatakta kalıp onu seyrettim. Sonra gelip sarstı beni “Kalk artık domuz. Yüzüne, s..ine biraz soğuk su serp, yemeğe gel.â€
Sahile götürdüm onu o gün. Yaz henüz başlamamıştı, hafta arası olduğu için ortalık nefis bir sessizlikteydi. Kıyı sefilleri paçavralar içinde kuma uzanmışlardı. Bazıları taş banklara oturmuş aynı şişeden kafa çekiyorlardı. Martılar aptal ama telaşlı uçuşlarındaydılar. Yetmişlik, seksenlik moruk karılar kocaları öldükten sonra kendilerine kalacak evleri satıp satmamayı tartışıyorlardı. Her şeye rağmen havada bir barış kokusu vardı. Kıyılara bıraktık kendimizi. Az konuştuk. Mutluyduk beraber. İki sandöviç, biraz cips ve içecek bir şeyler aldım, kumlara uzanıp atıştırdık. Sarılıp uyuduk bir süre. Sevişmekten bile güzeldi bu sanki. Gerilimsiz bir beraber akış. Uyandıktan sonra eve döndük. Yemek pişirdim. Yemekten sonra beraber oturmamızı teklif ettim. Uzun uzun baktı bana bir şey söylemedi. Sonra yumuşak bir sesle “Hayır,†dedi. Bara bıraktım onu, çıkmadan önce eline bir içki verdim. Fabrikanın birinde bir ambalaj işi buldum. Bütün hafta öyle geçti. Dışarı çıkamayacak kadar yoruluyordum ama cuma akşamı Batı Yakası Barı’na gittim. Oturup Cass’ı bekledim. Saatler geçti. Barmen yanıma geldiğinde kafayı iyice bulmuştum. “Sevgilin için üzgünüm,†dedi.
“Ne var ki!â€
“Özür dilerim, duymadın mı?â€
“Hayır.â€
“İntihar. Dün gömdüler.â€
“Gömdüler mi?†dedim. Her an kapıdan girecekmiş gibi bir his vardı içimde. İnanamıyordum.
“Kızkardeşleri gömdüler onu.â€
“Nasıl oldu?â€
“Gırtlağını kesti.â€
“Anlıyorum. Şu içkiyi tazele.â€
Kapanış saatine dek içtim. Cass. Beş kızkardeşin en güzeli. Kasabanın en güzeli. Arabayı eve sürerken düşünüyordum. Üstelemeliydim “Hayır†dediğinde. Beni istediğine şüphe yoktu. Tembel, ilgisiz, bencil davranmıştım. İkimizin de ölümünü haketmiştim. Köpeğin biriydim. Hayır, köpeklerin ne günahı var. Evde bir şişe şarap bulup içtim. Cass, kasabanın en güzel kızı yirmisinde ölmüştü.
Dışarıda biri otomobilin kornasına basıyordu. Israrla. Şişeyi fırlatıp bağırdım. “ALLAHIN BELASI OROSPU ÇOCUĞU. KES SESİNİ!â€
Gece üstüme geliyordu ve yapabileceğim tek şey yoktu.
bukowski
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Joker, hikaye güzel,hoşta bunun üniversitede kız tavlama ile bağlantısını açıklarsan sevinirim. Kasabayı üniversite, vs vs şeklinde mi düşüneceğiz ? :side:
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Alıntı:
“Neden güzelliğinle uğraşıyorsun? Kabullensene.â€
“Çünkü başka bir şey gördükleri yok. Güzellik bir bok değil, uçar. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri sana ilgi gösterirse başka bir nedeni olduğunu biliyorsun.â€
“Tamam,†dedim. “Talihliyim.â€
Güzelik,çirkinlik algılayana göre değişen durumlar.hikayeyi okuyunca o kadar şimşekeler çekıyor ki güzel kadınlara nasıl davranılması ,nazıl bir yol izlenmesi gerektiği hakkında Cass, beş kızkardeşin en genci ve güzeliydi.erkeklerin sesk objesi olması onu fazlasıyla rahatsız ediyordu. ona böyle yanaşmak baştan kaybetmekti.
oyuncular güzel kadınlara yanaşınca üzerlerindeki ,yada fiziklel duruşlarını,zekalarını neg liyorlar. ama cass en çirkin erkeği seçmişti onun algısında +++ puanlardı ..
Cass mutluluk teorisi dersi veriyor hikaye kahramanımıza çirkinliği talih kuşu benzetmesinde sunuyor.
Oyun gerçekten kaliteli erkekler yaratmak için varr
Alıntı:
Üstelemeliydim “Hayır†dediğinde. Beni istediğine şüphe yoktu. Tembel, ilgisiz, bencil davranmıştım. İkimizin de ölümünü haketmiştim. Köpeğin biriydim. Hayır, köpeklerin ne günahı var.
beden dili ,ses tonu ,analizi yapıyor hikaye kahramanı ve bükçeden bahsediyor hayır dediğinde anlamalıydım diyor. hayırın evet olduğunu anlamamakla suçluluk pisikolojisine giriyor..
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Ac1D yazan:
Alıntı:
Joker, hikaye güzel,hoşta bunun üniversitede kız tavlama ile bağlantısını açıklarsan sevinirim. Kasabayı üniversite, vs vs şeklinde mi düşüneceğiz ? :side:
bukowski ile tanışmanızı istedim..
üniversite ortamında bukowskinin kadınlarından bahset..
biraz bukowskiden bahset..
sonra bu hikayeyi biraz anlat ve hikayenin bir yeri çok ilginçti hiç unutamam de..
biri seni sevdiğinde bunun gerçek bir sebebi olduğunu biliyorsun.
oysa ben güzelim..
hiç bir zaman gerçekten sevilip sevilmediğimden emin olamayacağım...
çirkinlikten güzellikten
sevgi gerçeklik
karaktere geçiş yap..
dhv nin gözüne vur.
güzel bir kıza alt beyninde güzelsin ama seni neden seviyoları zorla..
ben burda başka bir adamım de...
ÜNİ öğrencisi bir cemiyet ğyesinin BUkowskiyi tanıması gerekiyor diye düşünüyorum..
Bkz: Bukowski - Kadınlar ( okunması gerekli kitaplardan )
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Bunun üstüne epey düşündüm düşündüm ama ezberleyip satabileceğim kendime değer katabileceğim konusunda tereddüt ettim. Bukowski ile ilgilenicem bakalım neler anlatmış
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
JoKeR yazan:
Alıntı:
BUkowskiyi tanıması gerekiyor diye düşünüyorum..
Bkz: Bukowski - Kadınlar ( okunması gerekli kitaplardan )
tamamdır fetvacı başı.. :side: :woohoo:
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Harika bir hikaye..
Bukowski - Kadınlar alacağım yarın.. (+1)
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
bok yazan:
Alıntı:
Harika bir hikaye..
Bukowski - Kadınlar alacağım yarın.. (+1)
e siz nerdesiniz allasen?
o enerji dolu yazılarınız, raporlarınız ve yorumlarınız.
yarın kitabı alın elbette ama, biriktirdiklerinizi de paylaşın:)
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Wonder ne kadar sabırsızsın sen öyle =) Tatildeydim, şu an forum postlarını inceliyorum, birazdan raporu koyacağım siteye :)
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
bok yazan:
Alıntı:
Wonder ne kadar sabırsızsın sen öyle =) Tatildeydim, şu an forum postlarını inceliyorum, birazdan raporu koyacağım siteye :)
içselleştirmiş pezevenk..
wonder ı negliyo...
tehlikeli sularda yüzüyorsun bebeğim dikkat et...
\"adamı donunda sallar\" haberin ola :woohoo: :woohoo: :woohoo:
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
JoKeR yazan:
Alıntı:
bok yazan:
Alıntı:
Wonder ne kadar sabırsızsın sen öyle =) Tatildeydim, şu an forum postlarını inceliyorum, birazdan raporu koyacağım siteye :)
içselleştirmiş pezevenk..
wonder ı negliyo...
tehlikeli sularda yüzüyorsun bebeğim dikkat et...
\"adamı donunda sallar\" haberin ola :woohoo: :woohoo: :woohoo:
not edildi
bir ara tahsil de edilir!
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Zaman bulamamaktan dolayı yazının tamamını okuyamadım ama burası bana zaten fazlası ile yetti
\"Neden güzelliğinle uğraşıyorsun? Kabullensene.â€
“Çünkü başka bir şey gördükleri yok. Güzellik bir bok değil, uçar. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri sana ilgi gösterirse başka bir nedeni olduğunu biliyorsun.â€
“Tamam,†dedim. “Talihliyim.â€
Bazı hatunların ağzındanda bunu duydum, beni güzelliğim için sevmesinler..
Bir hatuna \"seni güzel olduğun için seviyorum\" demek..
Bir hatunun size \" SENİ PARAN İÇİN SEVİYORUM \" demesi ile aynı şeydir ;)
EMpati Empati Empati..
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Full Nano yazan:
Alıntı:
Zaman bulamamaktan dolayı yazının tamamını okuyamadım ama burası bana zaten fazlası ile yetti
\"Neden güzelliğinle uğraşıyorsun? Kabullensene.â€
“Çünkü başka bir şey gördükleri yok. Güzellik bir bok değil, uçar. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri sana ilgi gösterirse başka bir nedeni olduğunu biliyorsun.â€
“Tamam,†dedim. “Talihliyim.â€
Bazı hatunların ağzındanda bunu duydum, beni güzelliğim için sevmesinler..
Bir hatuna \"seni güzel olduğun için seviyorum\" demek..
Bir hatunun size \" SENİ PARAN İÇİN SEVİYORUM \" demesi ile aynı şeydir ;)
EMpati Empati Empati..
güzellik - paralık işte bunlar bencede aynı kapıya çıkıyor lie to me dizisindede bundan bahsediyorlardı + karma nanoma
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Full Nano yazan:
Alıntı:
Zaman bulamamaktan dolayı yazının tamamını okuyamadım ama burası bana zaten fazlası ile yetti
\"Neden güzelliğinle uğraşıyorsun? Kabullensene.â€
“Çünkü başka bir şey gördükleri yok. Güzellik bir bok değil, uçar. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri sana ilgi gösterirse başka bir nedeni olduğunu biliyorsun.â€
“Tamam,†dedim. “Talihliyim.â€
Bazı hatunların ağzındanda bunu duydum, beni güzelliğim için sevmesinler..
Bir hatuna \"seni güzel olduğun için seviyorum\" demek..
Bir hatunun size \" SENİ PARAN İÇİN SEVİYORUM \" demesi ile aynı şeydir ;)
EMpati Empati Empati..
Kızla konusurken cidden çok güzelsin demiştim ...onun cevabı ben güzelliğimle sürekli öne çıkarak değil de ,çirkin olarak hep yanında olmayı tercih ederim demişti....bunun nedenini şimdi okuyunca anladım teşekkürler.. ;)
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
orta okuldayken bu kitabı okumaya çalışmıştım..bana ağır gelmişti.
muhtelen 15 senenin ardından karşıma çıkması çok ilginç...
okunmalı demekki..
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Lazy 1 ay önce falan okudum kitabı, Bukowski\'nin yaşam tarzını örnek almadığın sürece sorun yok :D
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
valla ben izlediğim filmden okuduğum kitaptan filan hemen etkilenirim.. feci gaza gelirim...
önce bir su 2 kitabı okuyayımda...
oyun-erkeğin kutsal kitabı...
biraz gaza gelip etkilenmek istiyorum...
burada anladığım kadarıyla teknik ve hitabet olarak en çok sana yakın hissediyorum kendimi ..sana bu kadar faydalı olduğuna göre bizede bi faydası dokunur herhalde..
bende de bi bok olur insallah.. :)
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Teşekkür ederim =)
Bana pek bir faydası olmadı ama okuması eğlenceli. En başta \"bu ne ya\" diyorsun ama bir süre sonra adamın kaotik hayatına entegre oluyorsun.
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Bu adamı benim gibi iç-sıç-sikişten ibaret görme yanlışına düşmeyin... :silly: Süper bir amca bu buko..
Unideki o dağınık yaşamda Bukowski süper kaçar..Helede bekar yaşantısı sürüyorsanızz ohhh :silly: ammmaa uniden sonrada şiddetle okuyun :lol:
Örnekk
katil gülümser
eski sevgililerim hala ariyorlar
kimi geçen yildan
kimi önceki
kimi de daha önceki yillardan.
iyi bir şeydir yürümeyen
ilişkileri bitirmek
başarisiz olduğun insandan
nefret etmemek
hatta unutmamak da
iyidir.
ve bana başka biriyle şanslarinin yaver gittiğini
ve mutlu olduklarini söylediklerinde
hoşuma gidiyor.
beni aldattiktan sonra
bütün mutluluklari hak ediyorlar.
hayat çok daha güzel görünüyor onlara
benden sonra.
onlara
kıyaslama imkanı
yeni ufuklar
yeni kamışlar
huzur
ve bensiz bir
gelecek verdim.
telefonu her kapatışımda
adalet yerini buldu, diye hissederim.
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Alıntı:
onlara
kıyaslama imkanı
yeni ufuklar
yeni kamışlar
huzur
ve bensiz bir
gelecek verdim.
İşte bu çok güzel. benimde ççok hoşuma gitti..
yen kamışlar ve kıyaslama imkanı verdim :))
ve bensiz bir gelecek..
aslında gayet megolomanik bir ifade.
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Bu adamın Kadınlar kitabı dışında başka hangi kitaplarını öncelikli olarak önerirsiniz?
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Bok aslında bütün kitaplarını önerebilirim diyecem ama birkaç tane istersen
Ufak hikayelerden oluşan şu kitapları çok güzel
-Büyük Zen Düğünü
-Sevimli bir aşk hikayesi
-Sıradan delilik öyküleri
Bu 3 ünde ufak hikayeler var hiç sıkmadan okutuyor
Birde şiir kitapları var.Çevirileri dandik olsada okutuyor
Mesela şu sıralar bulabileceğin yeni baskılardan
-En iyi adamlar yalnızken güçlüdürü öneririm
Ammaa hiçbirini okumasan bile şunu kesin oku :)
-Factotum
Hayatını anlatan kitabı bu gerçekten çok güzel
Eğer aynı şehirdeysek sana kitaplarını verebilirim
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Bukowskiyle hayat üzerine bir söyleşiden alıntılar
BARLAR ÜZERİNE:
Barlara pek gitmiyorum artık. Sistemimden çıkardım onları. Şimdi bir bara girdiğimde öğürüyorum, O kadar çok bar gördüm ki, yetti bana -gençken yapılacak iştir bara gitmek, biliyor musun, bir hatun kaldırmaya çalışmak, birileriyle dövüşmek filan, bütün o maço saçmalık - benim yaşımda yapılacak iş değil. Barlara işemek için giriyorum artık. Yıllarımı geçirdim barlarda. Bara girip kusmak için doğru helaya giderdim, oraya varmıştı iş.
ALKOL ÜZERİNE:
Alkol bu dünyaya gelmiş en muhteşem şeylerden biri muhtemelen -beni saymazsak tabii ki. Evet. bu dünyaya gelmiş en muhteşem iki şeyi saptadık. İşte. iyi anlaşırız ben ve alkol. Çoğu insan için yıkıcıdır. Ben onlardan biri değilim. En yaratıcı yazılarımı sarhoşken yazmışımdır. Kadınlarla bile, ben biraz çekingenimdir sevişme konusunda, bu yüzden alkol bana cinsel olarak daha özgür olma olanağı tanımıştır. Alkol özgürlüktür benim için, çünkü ben esas olarak içine kapanık, mahcup biriyim, oysa alkol bana bir kahraman olma, pervasızca işler yapıp uzay ve mekanda uzun adımlarla yürüme fırsatı tanır. bu yüzden seviyorum. evet.
SİGARA İÇMEK ÜZERİNE:
Seviyorum sigara içmeyi. Duman ve alkol birbirlerini dengeliyor. Eskiden deli gibi içtikten sonra uyanırdım ve ellerim nikotinden sapsarı olurdu, eldiven gibi. kahverengi nerdeyse. içimden, \" Hasiktir. ciğerlerim ne haldedir kim bilir? Aman Allahım!\" diye geçirirdim.
DÖVÜŞMEK ÜZERİNE:
En iyisi kimsenin döveceğini tahmin etmediği birini dövmektir. Öyle biriyle kapıştım bir keresinde, bana kafa tutup duruyordu. \"Tamam lan, gel bakalım,\" dedim. Fos çıktı herif -hiç zorlanmadan marizledim. Yerde öylece yatıyordu. Burnu kan içinde filan. Şöyle dedi bana: \"Hay Allah, o kadar ağır hareket eden birisin ki seni kolaylıkla pataklarım sanmıştım. Ama dövüş başlayınca ellerini göremedim, o ne hızdı öyle. Ne oldu?\" Ben de, \"Bilmiyorum, moruk, bu iş böyledir,\" dedim. Saklarsın. O an için saklarsın.
KEDİLER ÜZERİNE:
Kedilerin arasında olmak çok iyidir. Kendini kötü hissediyorsan kedilere bakar ve kendini çok daha iyi hissedersin, çünkü onlar her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu bilirler; öyle fazla heyecanlanmak ya da üzülmek için bir neden yok. Onlar bunu bilirler. Kurtarıcıdır kediler. Ne kadar çok kedin varsa o kadar uzun yaşarsın. Yüz kedin varsa on kedin olduğunda yaşayacağının on katı daha uzun yaşarsın. Bu gerçek bir gün keşfedilecek ve herkesin binlerce kedisi olacak ve kimse ölmeyecek. Gerçekten çok saçma.
KADINLAR VE CİNSELLİK ÜZERİNE:
Şikayet etme makineleri diyorum ben onlara. Erkek ağzıyla kuş tutsa yaranamaz kadına. Bir de isteri krizlerini hesaba katarsan. unut gitsin. Dışarı çıkıp arabaya atlar ve gazlarım, nereye olursa. Yoktur başka yolu. Yapıları farklı galiba, değil mi? İsteri krizine girerler. konuşamazsın. Sen gitmeye kalkarsın, anlamazlar. (Bir kadının tiz sesiyle:) NEREYE GİDİYORSUN? \"Kaçıyorum burdan, bebeğim!\" Benim kadın düşmanı olduğumu düşünüyorlar, ama değilim. Kitaplarımı okumayıp duyduklarıyla karar veren insanlar bunlar. \"Bukowski kadın düşmanı bir domuzdur!\" Bunu duyuyorlar ama işin aslı nedir diye merak etmiyorlar. Evet, zaman zaman kadınları aşağıladığım doğru, ama erkekleri de aşağılıyorum. Hatta herkesten çok kendimi aşağılarım. Birinin aşağılanmayı hak ettiğini düşünüyorsam aşağılarım -erkek, kadın, çocuk, köpek, fark etmez. Kadınlar fazla hassas, ayrımcılığa maruz kaldıklarını sanıyorlar. Onların sorunu da bu.
İLKİ:
İlkini düzmek gerçekten tuhaftı -bilmiyordum- bana yalamayı filan öğretti. Hiçbir şey bilmiyordum. \"Hank,\" dedi, \"büyük bir yazarsın, ama kadınlar hakkında bir bok bilmiyorsun!\" Ben de, \"Ne demek istiyorsun, bir sürü kadınla düzüştüm ben,\" dedim. \"Hayır, bilmiyorsun, izin ver de sana öğreteyim,\" dedi. \"Pekala,\" dedim. Sonra, \"Sen çok iyi bir öğrencisin, hemen kapıyorsun,\" dedi. Bu kadar -(Biraz utanıyor. Ayrıntılardan değil, hatırlamanın duygusallığından daha çok.) Ama yarık yalamak filan bir süre sonra insana kendini uşak gibi hissettiriyor. Kadınları memnun etmek hoşuma gidiyor, ama. Cinsellik çok abartılıyor, moruk. Seks sadece abazansan harika.
AIDS\'DEN ÖNCE SEKS VE EVLİLİĞİ ÜZERİNE:
Hayatımın yarısı yatakta geçiyordu bir ara. Bilmiyorum, bir trans haliydi galiba, düzüşme transı. Düzüş, düzüş. (gülüyor). Öyleydim! (gülüyor)
Ve kadınlar, birkaç laf ettikten sonra bileklerinden kavrarsın, \"Hadi, güzelim.\"Yatak odasına yokürüp düzersin. Ve itiraz etmezler, moruk. O ritme girdikten sonra takılırsın. Çok fazla kadın var ortalıkta. İyi görünürler, ama kopmuşlardır. Tek başlarına yaşarlar, işe giderler, eve dönerler. Birinin onları öyle yokürmesi büyük şeydir onlar için. Bir de oturup içiyor ve konuşuyorsa, iyi vakit geçiriyorlar demektir. İyiydi. şanslıydım. Çağdaş kadınlar. söküklerini dikmezler ama. onu unut.
YAZMAK ÜZERİNE:
Küçük bir kıza tecavüz eden bir adamın bakış açısından bir öykü yazdım. İnsanlar beni suçladılar. Biri söyleşiye geldi. \"Küçük kızlara tecavüz etmekten mi hoşlanırsınız?\" diye sordu. \"Tabii ki, hayır,\" dedim, \"ben hayatı fotoğraflarım.\" Yazdığım bir sürü şey yüzünden başım belaya girdi. Öte yandan, bela kitap sattırır. Ama, işin esasına inersek, ben kendim için yazarım. (Sigarasından derin bir nefes çekiyor.) Böyle. \"Duman\" benim, kül küllüğün. budur yayınlanmak.
Asla gündüz yazmam. Çıplakken alış veriş merkezinde koşmak gibi bir şey gündüz yazmak. Herkes seni görür. Gece. işte o zaman numara çekebilirsin. sihir.
ŞİİR ÜZERİNE:
İlkokulun bahçesindeyken \"şair\" ya da \"şiir\" sözcüğü telaffuz edildiğinde bütün çocuklar gülüp alay ederlerdi. Şimdi anlıyorum nedenini, çünkü sahte bir üründür şiir. Yüzyıllardır sahte, züppe ve kökleşmiş. Aşırı-hassas. Aşırı-değerli. Çöp yığını bana sorarsan. Yüzyıllardır şiir niyetine çöp üretiliyor. Sahtekarlık, kalpazanlık.
Birkaç iyi şair var tabii ki, beni yanlış anlama. Li Po adında Çinli bir şair var örneğin. Çoğu şairin kendi bokuyla on iki-on dört sayfada katamayacağı kadar duygu, gerçeklik ve tutkuyu dört-beş yalın dizeye sığdırabilen bir şair. Şarapçıydı da üstelik. Şiirlerini tutuşturup nehirde yüzdürür, şarap içermiş. İmparatorlar onu çok severmiş, çünkü ne dediğini anlarlarmış. Ama, tabii ki, sadece kötü şiirlerini tutuştururmuş. (gülüyor)
Benim yapmaya çalıştığım, affına sığınarak, hayatın fabrika işçisi boyutunu edebiyata katmaktır. işten eve döndüğünde dırdır eden karısı. Sıradan insanın gündelik gerçekliği. yüzyılların şiirinde pek söz edilmeyen bir şey. Yüzyılların şiirinin bok olduğunu söylediğim kayıtlara geçsin. Utanç verici.
CELİNE ÜZERİNE:
Celine\'i ilk okuduğumda yatağa bir kutu Ritz krakerle girmiştim. Onu okurken bir yandan da kraker yiyordum. Sonra gülmeye başladım, krakerleri çatır çatır yerken bir yandan da kahkaha atıyordum. Bir solukta okudum romanı. Bir kutu krakeri bitirdim, moruk. Kalkıp su içtim. Görmeliydin beni. Kımıldayamıyordum. İyi bir yazar işte böyle yapar adamı. Öldürür nerdeyse. kötü bir yazar da.
SHAKESPEARE ÜZERİNE:
Okunurluğu zayıf ve fazlasıyla abartılmış bir yazar bence. Ama kimse bunu duymak istemiyor. Görüyor musun, tapınaklara saldıramıyorsun. Yüzyıllarla yerleşmiş bir yazar Shakespeare. \"Kanımca bilmem kim kötü bir aktör!\" diyebiliyorsun. Ama Shakespeare boktan bir yazardır diyemiyorsun. Bir şey ne kadar eskiyse züppeler ona o kadar yapışır, vantuz gibi. Züppeler bir şeyin emniyetli olduğunu hissetmesinler. yapışırlar. Onlara gerçeği söylediğin zaman da delirirler. Kaldıramazlar. Bütün düşünce sistemlerine saldırmış olursun. Tiksindiriyorlar beni.
OKUMAKTAN EN ÇOK HAZ DUYDUĞU ŞEY ÜZERİNE:
The National Enquirer\'da şöyle bir şey okudum: \"Kocanız eşcinsel mi?\" Linda bir keresinde bana, \"İbne gibi sesin var!\" dedi. Ben de, \"Öyle mi, hep merak ederdim,\" dedim. (Gülüyor) Bu makale şöyle devam ediyor. \"Kaşlarını yoluyor mu?\" İçimden, hasiktir, ben bunu hep yapıyorum, diye geçirdim. Artık ne olduğumu biliyorum. İbneyim! Tamam. The National Enquirer\'a bana ne olduğumu söylediği için müteşekkirim.
MİZAH VE ÖLÜM ÜZERİNE:
Çok az mizah var. Sıkı mizahçı diyebileceğim son adam James Thurber\'dı. Ama mizahı o kadar muhteşemdi ki gözardı edildi. Bu adam çağın psikolog/psikiyatr\'ı diyebileceğimiz biriydi. Kadın erkek ilişkisini çözmüştü. Her derde deva. Mizahı o denli gerçekçidir ki çılgınca rahatlama çığlıkları olarak çıkar kahkahalar içinden. Thurber\'dan başka kimse gelmiyor aklıma. Bende de bir parça var. Onunki gibi değil ama. Benimkine mizah denmez aslında. Ben ona. \"komik bir uç,\" diyorum. Tutkunum o komik uca. Ne olursa olsun. mutlaka saçma ve gülünç bir tarafı vardır. Nerdeyse her şey gülünçtür. Biliyorsun, her gün sıçarız. Bu da saçma sapandır. Öyle değil mi sence? İşemek zorundayız, yemek yemek zorundayız, kulaklarımızdan bal mumu çıkıyor, kaşınıyoruz. Gerçekten çirkin ve aptalca, biliyor musun?
Ucubeyiz. Bunu idrak edebilsek kendimizi sevmeyi becerebileceğiz belki. içimizde dolanan bağırsaklarımızla, birbirimizin gözlerine bakıp, \"seni seviyorum,\" derken içimizde yavaşça karbona dönüşen bokumuzla. ve birbirimizin yanında osurmayız. Her şeyin komik bir yanı var.
Sonra da ölürüz. Ama, ölüm bizi hak etmiyor. Biz ölüme bütün delilleri gösterdik, ama o bize tek bir delil bile göstermedi. Doğarak hayatı hak mı ettik? Hayır, ama o orospu çocuğu ensemize yapışıyor. Kızıyorum ölüme. Hayata da kızıyorum. İkisinin arasında sıkışıp kalmış olmaya kızıyorum. Kaç kez intihara kalkıştığımı biliyor musun? Zaman tanı bana. 66 yaşındayım henüz. Hâlâ çalışıyorum.
İntihar kompleksin varsa hiçbir şey seni rahatsız etmez. Hipodromda kaybetmek dışında. O insanın canını sıkıyor. Neden acaba?... Çünkü hipodromda yüreğini değil de beynini kullanıyorsun.
Hayatımda hiç ata binmedim.
Beni asıl ilgilendiren doğru veya yanlış karar vermek, atlar umurumda değil.
HİPODROM ÜZERİNE:
Bir ara hayatımı hipodromda kazanmayı denedim. Acı verici. Heyecan verici. Her şey sınırdadır -kira- her şey. Ama, fazla ihtiyatlı olmaya başlıyorsun. aynı şey değil.
Bir keresinde tam dönemecin önünde oturuyordum. On iki at vardı o koşuda ve dönemece geldiklerinde kopma yoktu, sıkı bir grup halinde koşuyorlardı. Çılgın bir görüntüydü. Atların kıçlarına baktım ve içimden, \"Delilik bu, tam bir delilik!\" diye geçirdim. Ama dört yüz-beş yüz dolar kazandığın günler de vardır, arka arkaya sekiz koşuyu bilirsin ve kendini Tanrı gibi hissedersin, her şeyi biliyormuş gibi. Her şey bu işin bir parçasıdır.
(Bana dönüyor:)
CB: Bütün günlerin iyi geçmez, değil mi?
SP: Hayır.
CB: Bazı günler iyi mi?
SP: Evet.
CB: Çoğu mu?
SP: Evet.
(Kısa bir sessizlikten sonra şaşırmış bir biçimde gülüyor)
CB: Sadece birkaçı demeni bekliyordum. Hayal kırıklığına uğrattın beni!
İNSANLAR ÜZERİNE:
İnsanlara fazla bakmam. Rahatsız edicidir. Birine çok fazla bakarsan onun gibi olmaya başlarsın derler. Zavallı Linda.
Fazla gereksinim duymam insanlara. Beni doldurmazlar, boşaltırlar. Kimseye saygı duymuyorum. Böyle bir sorunum var. Yalan söylüyorum, ama inan, doğru.
Hipodromdaki parkçı çocuk iyidir. Bazen, hipodrom çıkışında şöyle bir konuşma geçer aramızda:
\"Hey, n\'aber, moruk?\" diye sorar.
\"Bıçağı gırtlağıma dayamak üzereyim. Beyaz bayrağı sallamaya hazırım. Benden bu kadar.\"
\"Adam sen de! Bir gece birlikte çıkıp içelim. Bu geceye ne dersin? Birkaç kişiyi marizleyip birkaç hatun düzeriz.\"
\"Şu işi bir düşüneyim, Frank.\"
\"Biliyor musun, işler ne kadar sarpa sararsa, ben o kadar akıllanırım.\"
\"Sen hayli akıllı bir adam olmalısın, Frank.\"
\"İyi ki seninle gençliğinde tanışmamışız.\"
\"Evet, biliyorum ne diyeceğini. İkimiz de şimdi San Quentin Hapishanesi\'ndeolurduk.\"
\"Doğru!\"
HİPODROMDA TANINMAK ÜZERİNE:
Geçen gün tribünde oturuyordum, birinin bana baktığını hissettim. Başıma gelecekleri bildiğimden yer değiştirmek için ayağa kalktım. \"Affedersiniz?\" dedi. \"Evet, ne istiyorsun?\" diye sordum. \"Siz Bukowski misiniz?\" dedi. \"Hayır!\" dedim. \"İnsanlar bunu size sürekli soruyorlardır herhalde?\" dedi. \"Evet!\" dedim ve uzaklaştım. Biliyorsun, daha önce de tartıştık bunu. Mahremiyet gibisi yoktur. Ben insanları severim, biliyorsun. Kitaplarımı sevmeleri filan güzel. Ama ben kitap değilim, anlıyor musun? Ben o kitapları yazan kişiyim, ama yanıma gelip başımdan aşağı gül yaprakları filan dökmelerini istemiyorum. Soluk almak istiyorum. Benimle takılmak istiyorlar. Beraberimde birkaç çılgın fahişe getireceğimi, birilerini yumruklayacağımı filan düşünüyorlar herhalde. Öyküleri okuyorlar! Lanet olsun, o anlattıklarım yirmi yıl önce, otuz yıl önce olmuş şeyler, birader!
ŞÖHRET ÜZERİNE:
Öğütür insanı. Fahişedir, kancıktır, tüm zamanların en büyük öğütücüsüdür. Ben şanslıyım, çünkü Avrupa\'da büyük bir şöhretim var, burdaysa fazla tanınmıyorum. Dünyanın en talihli adamlarından biriyim. Şanslı bir köpek. Şöhret korkunç bir şey gerçekten. Sıradanlık cetvelinde bir ölçüdür, birinci viteste çalışan beyinler. Değersizdir. Seçkin bir seyirci çok daha iyidir.
YALNIZLIK ÜZERİNE:
Hiç yalnız hissetmedim kendimi. Bir odada tek başıma kaldım, intiharın eşiğinde. Kendimi çok kötü hissettiğim oldu, ama hiçbir zaman birinin odaya girip kendimi daha iyi hissetmemi sağlayacağını düşünmedim. ya da birkaç kişinin. Başka bir deyişle, yalnızlık beni hiçbir zaman rahatsız etmemiştir, çünkü yalnız kalmaya doyamam. Ben kendimi insan dolu bir odada ya da tezahürat yapan seyircilerle dolu bir tribünde en yalnız hissederim. Ibsen\'den bir alıntı yapacağım: \"En güçlü insanlar genellikle yalnızdır.\" Hiçbir zaman içimden, \"şuh bir sarışın içeri girip beni düzecek, taşaklarımı ovacak ve kendimi daha iyi hissedeceğim,\" diye geçirmedim. Hayır, onun hiçbir yararı olmaz. İnsanları bilirsin, \"Hey, Cuma akşyokı, ne yapacağız? Burda kös kös oturacak mıyız?\" Evet, kesinlikle. Çünkü yok dışarıda bir şey. Aptallık sadece. Aptal insanlarla fingirdeyen aptal insanlar. Geceye koşa koşa çıkmak gibi bir ihtiyaç içinde olmadım hiçbir zaman. Barlarda gizlendim, çünkü fabrikalarda gizlenmek
istemiyordum. Hepsi bu. Milyonlarca insan adına özür dilerim, ama ben kendimi hiçbir zaman yalnız hissetmedim. Kendimden hoşnutum. Bildiğim en iyi eğlence kendimim. Biraz daha şarap içelim!
TEMBELLİK ÜZERİNE:
Önemlidir -tembellik etmeyi bilmek lazım. İşin özü tempodur. Yaptığından tamamen uzaklaşıp doğru zamanda mola almazsan her şeyi kaybedersin. İster aktör ol, ister ev kadını, fark etmez. Doruk noktalarının arasında hiçbir şey yapmadığın boşluklar olmalı. Yatağa uzanıp tavanı seyret. Bu çok, çok önemlidir. Hiçbir şey yapmamak, çok çok önemli. Ve bu çağdaş toplumda kaç kişi yapıyor bunu? Çok az. Bu yüzden herkes kaçık, saldırgan, öfke ve nefret dolu. Eskiden, evlenmeden önce, bütün perdeleri çekip yatağa girer, üç-dört gün yataktan çıkmazdım. Sıçmak için kalkar, konserve fasulye yiyip tekrar yatağa girerdim. Üç-dört gün yatakta kalırdım. Sonra kalkar, giyinir ve dışarı çıkardım. Pırıl pırıl bir güneş olurdu dışarda, harikulade sesler. Güçlü hissederdim kendimi, şarj edilmiş bir akü gibi. Ama canımı sıkan ilk şey ne olurdu, biliyor musun? Kaldırımda gördüğüm ilk insan yüzü. Şarjımın yarısını kaybederdim o anda. Kapitalizmle yüklü devasa, boş, aptal ve duygusuz bir yüz -\"öğütülmüş
\" Ve içimden, \"Ahhhh, yarısını yokürdü!\" derdim. Yine de değerdi ama, öteki yarısı benimdi. Evet, tembellik. Öyle derin düşüncelere dalmaktan filan da söz etmiyorum. Serbest düşünce, bir yere varmaya çalışmadan. salyangoz gibi. Harikuladedir.
GÜZELLİK ÜZERİNE:
Güzellik diye bir şey yok, özellikle insan yüzünde. fizyonomi dediğimiz şey. Hatlar arası uyum söz konusudur, matematikseldir. Burun fazla göze batmasın, yanlar modaya uygun olsun, kulak memeleri fazla iri olmasın, saçlar uzun. Genellemelerden oluşmuş bir serap. Kimileri bazı yüzleri harikulade bulur, ama gerçekte, son kertede, değillerdir. Sıfıra eşitlenmiş cebirsel bir denklem. \"Gerçek güzellik\", tabii ki, kişilikte yatar. Kaşların biçiminde değil. Pek çok kadın bana beni harikulade bulduklarını söylemiştir. oysa benim yüzüme bakmak bir kase çorbaya bakmaktan farksızdır.
ÇİRKİNLİK ÜZERİNE:
Yoktur çirkinlik diye bir şey. Biçimsizlik vardır, ama dışa dönük bir çirkinlik yoktur. Ben konuştum.
BİR ZAMANLAR:
Kışın ortasıydı, New York\'taydım. Yazar olmaya çalışıyor, açlıktan ölüyordum. Üç-dört gündür ağzıma lokma girmemişti. Sonunda, \"kocaman bir torba patlamış mısır yiyeceğim,\" dedim. Tanrım, uzun zaman olmuştu bir şey tatmayalı, lezizdi. O patlamış mısır tanelerinin her biri biftekti sanki! Çiğniyordum ve zavallı mideme iniyorlardı. \"TEŞEKKÜR EDERİM TEŞEKKÜR EDERİM TEŞEKKÜR EDERİM!\" diyordu midem. Cennetteydim. Yürürken iki kişi geçti yanımdan ve biri diğerine \"Tanrım!\" dedi. Diğeri, \"Ne oldu?\" diye sordu. O da \"Patlamış mısır yiyen adamı görmedin mi? Tanrım, korkunçtu!\" Patlamış mısırın tadı biraz kaçtı bunu duyduğumda. Ne demek, korkunç, diye geçirdim. Korkunç mu? Cennetteyim lan ben. Biraz pejmürde bir halim vardı gerçi. Hapı yutmuş birini hissederler onlar.
BASIN ÜZERİNE:
Saldırıya uğramaktan hoşlanırım aslında. \"İğrenç Bukowski!\" Gülümserim bunu görünce, biliyor musun, hoşuma gider. \"Ah, berbat bir yazar!\" Bu beni daha da sevindirir. Beslenirim bununla. Ama biri bana, \"Hey, seni bilmem hangi üniversitede ders olarak okutuyorlar,\" dediğinde ağzım açık bakakalırım. Bilmiyorum. fazla kabul görmek ürkütücü. Bir yerlerde yanlış bir şey yaptın demektir.
Hakkımda söylenen kötü şeyler eğlendirir beni. Kitap satışlarını artırır ve beni kötü kılar. Kendimi iyi hissetmeye ihtiyacım yok, çünkü iyi biriyim zaten. Ama kötü? Bu yeni bir boyut katıyor bana. (Sol elinin serçe parmağını kaldırarak) Bu parmağı fark ettin mi daha önce? (Parmak felce uğramış gibi aşağı doğru kıvrık) Bir gece sarhoşken kırdım. Nasıl kırdım bilmiyorum, ama doğru kaynamadı gördüğün gibi. Gel gör ki klavyenin \"a\" tuşu için mükemmel. ve neden gizleyeyim. kişiliğime katkıda bulunuyor. Gördün mu, şimdi hem kişiliğim hem de farklı bir boyutum var. (Gülüyor.)
CESARET ÜZERİNE:
Cesur insanların çoğunun hayal gücü zayıftır. İşler yolunda gitmezse başlarına gelecekleri kestiremezler sanki. Gerçekten cesur olanlar hayal güçlerini yenip yapmaları gerekeni yapanlardır.
KORKU ÜZERİNE:
Hakkında hiçbir şey bilmiyorum.
ŞİDDET ÜZERİNE:
Şiddetin çoklukla yanlış yorumlandığını düşünüyorum. Belli bir şiddet gereklidir. Hepimizin içinde çıkmayı talep eden bir enerji var. O enerji bastırılırsa deliririz. Hepimizin arzuladığı o mutlak huzur hali arzulanacak bir bölge değildir. Bir şekilde yapımıza uygun değil. Boks maçlarını seyretmeyi bu yüzden seviyorum, gençliğimde de bu yüzden severdim arka sokaklarda dövüşmeyi. \"Enerjinin şerefli bir biçimde dışa vurulması,\" bazen şiddet olarak yorumlanır. \"İlginç delilik\" ve \"iğrenç delilik\" vardır. Şiddetin de iyi ve kötü biçimleri var. Yani belirsiz bir sözcük şiddet. Başkalarına fazla zarar vermedikçe yerine göre iyi olabilir.
FİZİKSEL ACI ÜZERİNE:
Çocukluğumda matkapla deldiler beni. İri çıbanlarım vardı. Fiziksel acıya karşı dayanıklılık kazanabiliyorsun. Hastaneye gidiyordum ve beni deliyorlardı, bir gün içeri biri girdi ve \"ömrümde matkaba bu kadar dayanıklı birini görmedim,\" dedi. Cesaret değil bu -çok fazla fiziksel acıya maruz kalırsan, teslim olursun- bir süreçtir, uyum sağlarsın.
Zihinsel acıya uyum sağlanmaz ama. Benden uzak olsun.
PSİKİYATRİ ÜZERİNE:
Psikiyatri hastalarını ne bekler? Fatura.
Psikiyatr ile hastası arasındaki temel sorun psikiyatrın kitabı harfiyen uygulamasıdır, oysa hasta hayatın ona yaptıkları için oradadır. Kitapta bazı doğrular olmakla birlikte, sayfalar hep aynıdır, oysa her hasta biraz farklıdır. Kişisel sorunların çeşitliliği sayfa sayısından çok daha fazladır. Anlıyor musun? \"saati şu kadar dolar, zil çaldığında seans bitmiştir,\" diyemeyeceğin kadar çok deli var ortalıkta. Bunu duymak insanı yarı yarıya delirtir zaten. Tam kendilerini daha iyi hissedip açılmaya başladıklarında psikiyatr, \"Hemşire, bir sonraki randevuyu ayarlayın,\" der ve hasta buz gibi kalır. İğrenç bir dünya. Tek düşündükleri paranı almak. Seni tedavi etmek değil. Para, para. Zil çalınca bir sonraki deliyi getirin. Hassas deli zil çaldığında bir güzel düzeleceğini bilir. Deliliği tedavi etmenin sınırı yoktur, faturası da olmamalı. Benim gördüğüm psikiyatrların çoğunun birkaç tahtası eksik zaten. Ama fazla rahatlar. hepsi fazla rahat. Bence hasta biraz delilik görmek ister, çok değil ama. Offf! (Sıkılıyor) PSİKİYATRLAR TAMAMEN YARARSIZDIRLAR! Sıradaki soru lütfen?
İNANÇ ÜZERİNE:
İnanan insanlar için iyidir inanç. Benim sırtıma yüklemeyin ama. Bir tesisatçıya kutsal ruhtan daha fazla inancım var benim. Tesisatçılar son derece yararlı bir iş yaparlar. Bokun akmasını sağlarlar.
OLUMSUZLUK ÜZERİNE:
Her zaman olumsuz olmakla suçlandım. Çamur atma sanatından başka bir şey değildir olumsuzluk. Zayıflıktır bence. \" Her şey yanlış! HER ŞEY YANLIŞ!\" demekten başka bir şey değildir. \"Bu doğru değil!\" \"O doğru değil!\" İnsanın o anda olup bitene uyum sağlamasına engel olan bir zayıflıktır olumsuzluk. Evet, kesinlikle zayıflıktır, aynı iyimserlik gibi. \"Güneş parlıyor, kuşlar ötüyor, gülümse.\" O da palavra. Gerçek ikisinin arasında bir yerde yatıyor. Her şey olması gerektiği gibi. Baş etmeye hazır değilsen. geçmiş olsun.
GELENEKSEL AHLAK ANLAYIŞI ÜZERİNE:
Cehennem olmayabilir, ama yargılayanlar bir tane yaratabilir. İnsanlara çok fazla şey öğretildiğini düşünüyorum. Her şey fazla öğretiliyor. Başına gelenlerden öğrenebilmelisin, tepkinden. Tuhaf bir sözcük kullanmak zorundayım burda. \"İyi\". Nerden geldiğini bilmiyorum, ama hepimizin içinde doğuştan bir iyilik damarı olduğunu düşünüyorum. Tanrı\'ya inanmıyorum, ama içimizdeki o iyilik damarına inanıyorum. O damarı beslemek mümkün. Tampon tampona trafikte biri sana yol verdiğinde sihirdir her seferinde. Umut verir insana.
SÖYLEŞİLER ÜZERİNE:
Köşeye sıkışmak gibi. Mahcubiyet verici. Bu yüzden her zaman bütün doğruyu söylemem. Doğrunun etrafında dolanıp kafa bulmayı severim, bu yüzden de eğlendirmek ve palavra adına bazen yanlış bilgi de veririm. Beni tanımak istiyorsan asla söyleşilerimi okuma. Bunu da yok say.
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
charles bukowski çok iyi yazardır , hatta sözleri vardır . Eğer dünyaya bir daha gelseydim , fahişe olarak gelmek isterdim der.
Dünyada 3 şeyden vazgeçmem , kadın , seks ve içki demiştir :D
Ayrıca maçodur :)
Tam emin değilim ama herhalde buydu charles bukowski ölmeye yakın sormuşlar ne istiyorsun bizimkisi cevap vermiş \" Tanrım bana 1 saat daha versin , kadın rekorumu 1000 yapayım \" demiş
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
find what you love and let it kill you
-bukowski
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
kafamda sevgilimle ilgili ışıklar yandı. bakış açımı genişletti bu yazı. saol coker.
-
Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Ulan ne güzel şey be bu forum, ne güzel şey. Bukowski okumayı düşünüyorum ama sırf şu pasaj dahi ne güzel özetlemiş olayı... Bir ton söz bir ton dhv...
-
Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
-
Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Kadınlar kitabını ben de çok severim arkadaşlar :)
-
Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
Vay be, kaç sene geçmiş aradan bu
konuya yazalı :)
Kadınlar, Sevimli Bir Aşk Hikayesi ve
Sıcak Su Müziği iyidir.
Art arda okumayın Bukowski'nin kitaplarını.
Araya 3-5 ay boşluk koyun. Canınız sıkıldığında
alıp yeni bir tane okuyun.
-
Cvp:Kasabanin en guzel kizi - charles bukowski
What the fuck !!
Bayıldımmmm , harika yaa !!! Offf ..
-
Hem bilgi vereyim hem başlığı hortlatayım :)
Fante'yi bilen bilir
Bukowski kütüphanede kitap arıyor Henüz kitaplarından hiçbirini yazmamış. Fanteyi buluyor. "toza sor" ya da "bahara kadar bekle bandini" kitabını. Okuyor beğeniyor ve Fanteden esinlenerek yazıyor. Bukowskinin yazdıkları ne kadar kendi hayatına dair ya da birebir hayatını mı yazmış bilmiyorum ama Fanteden bir şeyler alıntıladığı uyarladığı kesin. Fantenin dili daha akıcı. Öneririm.
-
Dhvsini falan siktir ettim hem joker in paylaştığı hikâyedeki ana karakter hem bukowskinin kendisi (yukarıda paylaşılan söyleşisinden görülebilir) sadece kadinlar açısından bakarsak rahatlığıyla aşmışligiyla muhtaç olmamasıyla harika bir örnek. Ilham verici harekete geçirici. Tabi o söyleşide bukowskinin yaşı kaç bilmiyorum ama olgun zamanları olduğu kesin bir emre yılmaz havası var. Hayata dair olan bu modern bakışin tam aksi boşvermislige aylakliga serserilige BILGELIGE heveslenip de yarı yolda kalmak yerine hemen o mertebeye ulaşma hevesine de girmemek lazım. Bak bukowski bile içip içip sıçmış barlarda ergenler gibi. bundan sonra böyle olmuş. Sahip olduğu feyiz katsayısını denklemden çıkarıyorum tabi. Biz de buralardan geçmek zorundayız. Avantajimiz ise böyle adamların hayat deneyimleri. Bukowski gibi joker gibi... Kıbleyi kaybetmeyelim o yeter...
Sonlara doğru kadınlar konusundan çıktım iyice ama kadınlar bundan daha fazla yer kaplamamalı zaten
-
Şu mention tam şöyleşinin arkasında olmalı yanına iliştirmek lazım :)
"Okuyarak öğrenirsin, yaşayarak anlarsın" ... Bu arada sözün sahibini bilen var mı her gün bunu düşünerek adım atıyorum ama kim söylemiş bilmiyorum
-
-
Alıntı:
DickWhitman Nickli Üyeden Alıntı
Twitterda sevdiğim kaliteli garip adamlardan ne kullanıyor acaba çok merak ediyorum :)
-
Yüksek miktarda alkol olabilir tivitlerini sarhoş muhabbetine benziyo :) @Dywor