Kadınların bilinçaltı paradoksları-Toplumsal Yıkım
Dün akşam bir dostumla sohbet ederken dilimden dökülenleri biraz derleyip toplayıp sizlere sunmak istiyorum. Seks üzerine kurulu ilişkiler, sapıtan 95 sonrası kuşağı, kadının kendini mal gibi hissetmesi gibi hususlar üzerine kurulu. Fakat bundan daha önemlisi biz erkeklerin de kadınların ardından bozulmaya uğramamız.
Bir toplumu ayakta tutan şey kadınlarının ruh sağlığıdır diye düşünüyorum. Zira kadınlar ruh sağlığını yitirmeye başladığında yahut çeşitli ahlaki değerleri oturtamayınca hele ki bu husus toplumun geneline yayıldıysa bu toplumda bozulmalar başlar. Hep olan bir bozulmaydı ama git gide daha yüksek boyutlara varacak. Avrupa gibi olmak isterken ABD gibi bir aile yapısına yaklaşıyoruz git gide. Bunca yıldır cemiyet üyesi olan ben de bundan nasibimi aldım. Joker geçen bana fırça çekmişti konu altında bilirsiniz. Haklıydı adam. Çevremden etkilendim cemiyetin öğütlediği alfa adamdan dışarı çıktım. Kendime bir şans tanıdım uzun vadeli, sevmek için bir ilişkiye adım atıyorum şu an.
Bizim kuşağımız tabir-i caizse orospu çocuğudur. (anası hariç) 80'lerin gençlerindeki ışık bizde yok. Bu yüzden cemiyet herkese ulaşmalı JoKeR'in de dediği gibi. Şimdi uzunca girizgahımı yaptıktan sonra konuşmadan devam edebilirim.
Bu yazıyı yazmak için son zamanlar çok parça üst üste oturdu bir yapboz tamamlanmış gibi oldu. Forum'da anlatılan Kırmızı Başlıklı Kız, benim yediğim fırça vesaire.
Toplumumuzun büyük tabusu cinsellik. Uzun süreli ilişkilerin bir kısmında bitiş sebebi "cinsellik üzerine kuruldu bu ilişki kendimi mal gibi hissediyorum" ifadelerine rastlıyorum yakın çevremde. Yani mesele yalnızca seks sonrası pişmanlık değil. O kırmızı başlıklı kız masalında öğütlenenler, kıza ömrü boyunca anlatanlar bilinçaltında yer etmiş iken kızlarımıza özgürlük pompalayan internet (suçlamıyorum) kızlarımızın kafasında farkında olmadan bir paradoks yaratmış durumdalar.
Bu sebepten dolayı bir çok ilişki bitiyor. Hesabı erkek öder tarzı saçma yargılarla bu paradoks birleşince kadın kendini satmaya başlıyor. Bu o kadar önemli değil aslında.
Ama nasıl olduysa iğrenç bir erkek modeli yaratıldı. Kadını kandıran, sikip ifşa eden, diğer arkadaşlarıyla dönen.
Meseleyi toparlıyorum
Kadın zinanın doğru ya da yanlış olduğunu bilinçaltında oturtamadığı için ilişkiyi bitirdi (suç işlediğini düşündü) tamamdır. Bu olay bir kaç ilişkiden sonra otomatiğe bağlıyor. Her ilişkide yalpalıyor kadın, bu paradoksu zihninde kıramıyor. Bir sürü ilişki yarıda kesiliyor. Kadınlarda oluşan bu paradoks kimi erkeği nefret dolu, kimisini ise am budalası bir hale getiriyor. Kadın özgürleşeyim derken suçluluk duygusu hissediyor.
Şark toplumu olmakla Avrupa toplumu olmak arasında kalan bir toplumun, cinsel özgürlüğe "geçiş kuşağı"nda yaşadığı sıkıntının bu olduğunu düşünüyorum. Ben bu kuşağın sağlıklı ilişkiler yaşayabileceğini düşünmüyorum. Avrupai bir modelden ziyade ABD modeli evlilikler görüyorum gelecekte. Avrupa gibi olacağımızı sanmıyorum. Belki de toplumumuz bu yönde programlanıldı bilmiyorum.
Muhafazakar bir yaklaşım gösterdiğimi düşünen arkadaşlar olabilir fakat hayır. Bu muhafazakar bir yaklaşım değil. ABD tarzı bir toplumsal yıkım görüyorum yalnızca. Özgürlüğü en çok isteyen cemiyet fertlerinden birisiyim oysa yani muhafazakar refleksle yazmadım.
Unutmayın. Kadın dengesini yitirirse erkek bozulur. Bu tüm Pagan geleneklerinde Tanrı-Tanrıça anlatımlarında böyle idi. Günümüzde de bu bozulmayı yaşıyoruz. Bir gün buralardan gittiğinizde burada size anlatılan kaliteli adamı unutmayın sakın. Alfa sever. Alfa yeri gelir sırılsıklam aşık olur. Sevmiyorsa sorun vardır o adamda. Sevmeyen adam hastadır. Sevgi yoksa nefret vardır. Saf nefret varsa bozulma vardır.
Sevgilerimle.
Bereket Tanrısı.
Kadınların bilinçaltı paradoksları-Toplumsal Yıkım
Alıntı:
Muhafazakar bir yaklaşım gösterdiğimi düşünen arkadaşlar olabilir fakat hayır. Bu muhafazakar bir yaklaşım değil.
olm bu senin görüşün kim nasıl düşünürse düşünsün sikerler
güzelde yazmışsın. B)
Kadınların bilinçaltı paradoksları-Toplumsal Yıkım